bir şey aramak isterseniz

30 Haziran 2011 Perşembe

ece ile tatil

tam bir hafta oldu Antalya da bir tatil yaptık.
daha önceki tatillerin ne olduğunu anlayamamışım ben meğer. değerlerini bilememişim! şimdi düşününce ne kadar rahatlıkmış... zaten ekmek elden su gölden. bir de sadece eşin/sevgilin/arkadaşın vs var. ne istersen onu yapıyorsun, ooohhh!!

oysa bu sefer, ece ne isterse o oldu. gerçi hakkını yemeyeyim çocuğumun, uyumlu davrandı. ama biz de onu üzmedik, yormadık, hep onun düzenine göre davrandık. tüm tatil boyu normalden yarım saat geç uyudu akşamları o kadar.

insanın birşeyi hayal etmesi ile yaşaması farklı şeyler. ben kendimce ihtiyaç duyacağımız herşeyi yanımıza aldım. oturup bir günü nasıl geçiririz diye düşündüm, planladım, yapı gereği(!) :) ama kalacağımız otele gelince ceyhun da ben de sudan çıkmış balıklar gibiydik. "e biz geldik de n'apcaz şimdi?" gibi bir durumumuz olmadı değil:) ece terler mi, sıcaktan rahatsız olur mu, güneş çarpar mı, akşam olur üşür mü, getirdiklerimi yer mi, o olmazsa otelde çıkanlardan neleri yedirebilirim diye diye düşündüm durdum. fakat ilk günden sonra direk ortama uyum sağladım ben. ne nerede, nasıl yemekler çıkıyor falan öğrendikten sonra daha bir rahat ettim. ece de ikinci gün biraz daha rahat etti, sonra alıştı derken bir hafta işte geçiverdi.

geleliiim ayrıntılara. ilk olarak ece "ilk" defa denize girdi bir kere! ama ne oldu? korktu! mıy mıy ağlandı kucağımda miniğim:) ben de çok zorlamadan çıkardım hemen. ama vazgeçmedim de. ikinci ve sonraki günler yine götürdü babası. babası diyorum çünkü ben o kumsal sıcağına dayanamadım pek. daha çok havuza yakın bir ağaç gölgesi oldu tercihim! neyse, denize gidildi, gelindi, vazgeçilmedi. vefakat daha sonraki günler asıl sefamız havuzda oldu. başlara ben enfeksiyon kapar falan diyordum ama 1- havuza girdiğimiz yer cidden kalabalık olmayan, etrafımızda en çok iki kişinin yüzdüğü bir yerdi. 2- bu avrupalı arkadaşlarımız çocuklarını foş foş havuza atıyorlardı! ben eksik mi kalacaktım, hayır! ben de soktum, pişman değilim. yanii tabi ece bir mikrop kapsaydı da hasta olsaydı pişmanların başkanı olurdum belki ama çok şükür olmadı. bir girdi, iki derken alıştı ve dün-ya tat-lı-sı idi :)

benim kafamda çok büyüttüğüm yemek problemimiz vardı. onu da şöyle çözdük: kahvaltılarda zaten bir değişiklik olmadı. ece önce evdeki gibi devam sütü, ekmek, yumurta, peynirle hazırlanan kahvaltısını yedi. sonra da biz yerken yine peynir, pekmez, karpuz tırtıkladı. uyumadan meyvesini yedi ki hazır milupalardan götürmüştüm. öğlen ve akşam yemekleri için allah karşıma otelin 2 aylık da bir çocuğu olan bir şefini çıkardı. kendisi sağolsun hem yedireceklerim konusunda rehberlik etti her gün hem de ekstra sebze püresifalan ne isterseniz ben size hazırlarım dedi. sadece bir akşam ondan brokoli ve havuç püresi istedik. onun haricinde mevcut çıkan çorbaların tümü, yemeklerin içinden alına patates, havuç ve diğer sebzeler mönümüz oldu. balık falan şoklanmış geliyor dedi o yüzden veremedik. akşam üzeri de muhallebisini yiyordu ecoş, derken aç kalmadı yani hiç. oysa tanıştığımız bir ailenin 16 aylık kızları külah, erik, crispi falan yiyerek geçirmiş günlerini mesela.

uykusunda çok şükür bir problem olmadı, çünkü hiç düzenini bozmadık. yani ece bizi hiç üzmedi ama biz de onu üzmedik, zorlamadık. öğlen bir uyku, akşam üzeri kısa bir uyku, gece uykusu normal saatinden en fazlayarım saat geç şeklinde oldu. akşam gösteriydi, müzikti kafasını şişirmedik. sakin bir yer bulup akşamlarımızı orada geçirdik, o da yanımızda pusetinde uyudu. zaten tüm gün yoruluyordu o da herhalde. sonra biz birlikte odaya geçiyorduk ilerleyen bir vakitte.

sosyalleşmenin doruğundaydı ece. gördüğü herkese, ama herkese el salladı, gülücükler saçtı, hatta kucağına gitti, daha da ileri gidip bana gelmedi! çimlerin üstünde onu yürütmeye çalışırken bir kaç adım attı. hepimizden önce "balon"a bir isim taktı, şimdi ne zaman balon görse bırım bırrım diyor :) akşam çocuk kulübüne gittiğimiz yola bakıp ellerini uzata uzata bırıım bırım diyordu orada da, çok tatlıydı. bir de son günümüzde karga demeye başladı, evet bildiğiniz kaa-ga karga diyor hanım.

bizi sorarsanız biz de dinlendik işte, gevşedik. ece nin peşindeydik evet ama zaten beklentileri düşürüp gitmiştik, o yüzden beklediğimizden (!) iyi bir tatil geçirdik geldik. ece kızım inşallah daha senelerce bizimle tatillerine gidecek. annesi babası da sadece o mutlu olduğu için kendilerini iyi hissederek evlerine dönecek.